İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Hac ve Umre

 

·         Hac nedir?

Kelime olarak yönelmek, kastetmek, bir kimseyi ya da bir yeri çokça ziyaret etmek anlamlarına gelen hac, terim olarak, belirli bir zamanda, usulüne uygun olarak, ihrama girdikten sonra, Arafat’ta vakfe yapmak, Kabe’yi tavaf ederek ziyaret etmek ve diğer bazı görevleri yerine getirmek suretiyle yapılan ibadettir İslâm’ın beş esasından biri olan hac, Hicretin 9. yılında farz kılınmıştır.

Kur’an-ı Kerim’de; “Gitmeye gücü yetenlerin Kâbe’yi ziyaret etmeleri, Allâh’ın insanlar üzerinde bir hakkıdır” buyurulmuştur (Al-i İmran 3/97). Hz. Peygamber de; “İslâm beş esas üzerine kurulmuştur: Allâh’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in O’nun Elçisi olduğuna şahitlik etmek, namaz kılmak, zekat vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmaktır.” buyurmuş (Buharî, İman 2; Müslim, İman 5); ayrıca hadislerinde haccın önemini ve yararlarını belirtmiş, nasıl yapılacağını fiilen göstermiştir.

·         Hac ayları hangileridir?

Hac ayları, Hicrî takvime göre Şevval, Zilkade ayları ile Zilhicce ayının ilk 10 günüdür. Bu günlere hac ayları denmesi, hac menasikinin yerine getirilmesi bakımından değil, haccın şartı olan ihramın bu zaman dilimi içerisinde gerçekleşmesinin zorunlu olması itibariyledir. Bu süre içerisinde ihrama girmeyen kişi, zamanında hacca başlayamadığı için, o yıl haccı kaçırmış olur.

·         Hacın eda ediliş zamanı nedir?

Hac yapacak kişinin, hac ayları içerisinde ihrama girerek hacca başlaması gerekir. Haccın rükünlerinde olan Arafat vakfesi, Zilhiccenin 9. günü zevalden itibaren başlayıp 10. günü tan yerinin ağarmasına kadar devam eden süre içerisinde yapılır. Aynı gece güneş doğuncaya kadar Müzdelife vakfesi de yapılmalıdır.

Haccın vaciplerinden olan Şeytan taşlamanın (remy-i cimârın) zamanı, Zilhiccenin 10, 11, 12 ve 13. günleridir.

Haccın diğer rüknü olan ziyaret tavafının vakti ise, Arafat vakfesinden sonra başlayıp ömrün sonuna kadar devam eder. Sünnete uygun olan ziyaret tavafının bayramın ilk üç gününde yapılmasıdır. Ancak, daha sonraki günlerde de yapılabilir.

·         Eda şekli bakımından kaç çeşit hac vardır?

Aynı hac mevsiminde, umresiz veya umre ile birlikte yapılması bakımından hac, ifrad, temettu’ ve kıran olmak üzere üç şekilde eda edilir.

·         İfrad haccı nasıl yapılır?

İfrad haccı, aynı yılın hac mevsimi içinde umre yapılmaksızın, eda edilen hacdır.

İfrâd haccı yapmak isteyen kişi, hac mevsimi içinde Mekke’de bulunan bir kişi ise, bulunduğu yerde; dışarıdan gelenler ise mîkât mahallinde hac için ihrama girer. Arafat ve Müzdelife vakfelerini yapıp, bayram günü Akabe cemresine taş attıktan sonra tıraş olarak ihramdan çıkabilir. İfrâd haccı yapan kimsenin kurban kesmesi gerekmez. Daha sonra, ziyaret tavafını ve hacla ilgili diğer görevleri de yerine getirir.

·         Temettû’ haccı nasıl yapılır?

Temettu’ haccı, aynı yılın hac mevsiminde önce umre yapıp ihramdan çıktıktan sonra yeniden hac için ihrama girilerek yapılan hacdır.

Temettu’ haccı yapmak isteyen kişi, mikat sınırında veya daha önce umreye niyet ederek ihrama girer, umre yaptıktan sonra ihramdan çıkar. Daha sonra zamanı gelince hac için ihrama girer. Haccını eda ettikten sonra ihramdan çıkar. Temettû’ haccı yapanların şükür kurbanı kesmesi vaciptir.

·         Kıran haccı nasıl yapılır?

Kıran haccı, aynı yılın hac mevsiminde umre ve haccın ikisine birden niyet edilip ihrama girilerek yapılan hacdır.

Kıran haccı yapmak isteyen kişi, mikat sınırında veya daha önce umre ve haccın her ikisine birden niyet ederek ihrama girer. Umre yaptıktan sonra, ihramdan çıkmayıp, aynı ihramla haccı da eda eder, sonra ihramdan çıkar. Kıran haccı yapanların şükür kurbanı kesmesi vaciptir.

·         Hac kimlere farzdır?

Sağlık ve servet yönünden haccetme imkanına sahip, hür, akıllı ve buluğ çağına erişmiş Müslümanlara farzdır. Bu şartları taşıyan kişinin, imkan elde edince, geciktirmeden bu farzı yerine getirmesi gerekir. Hayatında bir defa hac yapmış olan Müslüman’ın bir daha haccetmesi gerekmez; ancak nafile olarak hac yapabilir.

·         Haccın edasının şartları nelerdir?

Kendisine hac farz olan kimsenin, haccını bizzat eda etmekle yükümlü olması için, sağlıklı olması, tutukluluk veya yurtdışına çıkma yasağı gibi bir engelinin bulunmaması ve yolun güvenli olması şarttır. Hac yolculuğuna katlanamayacak, ya da fiilen haccedemeyecek derecede hasta olanlar ile, yaşlılar, hac kendilerine farz olsa bile, eda ile yükümlü değildirler. Bu durumda olanlar şartları oluştuğu takdirde bizzat haccederler.

·         Hac yerine fakirlere sadaka verilebilir mi?

Kişi kendisine farz olan hac ibadetini yerine getirmekle yükümlüdür; fakirlere sadaka vermekle bu sorumluluktan kurtulmaz. Bu itibarla hac yerine sadaka veren kişi hac ibadetini yerine getirmiş olmaz. Ancak bir defa hacca gidip farz olan haccını ifa eden kişinin, nafile olarak hacca gitmek yerine, muhtaçlara sadaka vermesi daha uygundur.

·         Vekalet yoluyla hac yapılabilir mi?

Kendisine farz olan hac ibadetini yerine getirmeden sağlığı bu görevi yerine getiremeyecek kadar bozulan kişinin ücretini ödemek suretiyle birini yerine vekil gönderip hac yaptırması veya vasiyeti üzerine ölümünden sonra varislerinin kendisine bedel olarak hac yaptırmaları gerekir. Veda haccı esnasında Has’am kabilesinden genç bir kadın Hz. Peygamber’e (a.s.) gelerek: “Ya Rasulallâh! Allâh’ın hac hususundaki farz emri babama çok yaşlı iken erişti. Deve üzerinde bile duracak halde değil. Onun yerine vekâleten hac edebilir miyim?” diye sormuş, bunun üzerine Rasulullah (a.s.): “Evet! Vekâleten hac edebilirsin!” buyurmuştur (Buharî, Hac, 1; Müslim, Hac, 71).

Üzerine hac farz olan kişinin, yerine vekil (bedel) gönderebilmesi için, bizzat haccı edâ etmekten âciz olması gerekir; aksi takdirde, kendi yerine başkasını hacca göndermesi câiz değildir.

·         Hacca gitmemiş bir kimse, başkasının yerine bedel olarak hacca gidebilir mi?

Kişi üzerine farz olan hac ibadetini bizzat kendisi yerine getirmekle yükümlüdür. Ancak üzerine hac farz olduğu halde, bizzat hac yapamayacak duruma düşen kişinin, hacca vekil göndermesi veya kendisi adına vekil gönderilmesini vasiyet etmesi gerekir.

Hacca bedel (vekil) gönderecek kimse, haccın nasıl yapılacağını bilen ve hac yapabilecek nitelikleri taşıyan, buluğ çağına erişmiş, akıllı, tercihen daha önce hac yapmış Müslüman bir kimseyi hac yapmak üzere vekil tayin eder. Bununla birlikte, daha önce hac yapmamış kişi de, vekil olarak hacca gönderilebilir.

·         Ölü adına hac yapılabilir mi?

Üzerine hac farz olup da, bunu yerine getiremeden ölen kişi, vasiyet etmişse, vasiyetinin yerine getirilmesi gerekir. Vasiyet etmemişse, varisleri isterlerse onun adına hac yapabilirler. Nitekim hacca gitmeyi adayan, fakat edâ edemeden ölen bir kadının kardeşi, ne yapması gerektiğini öğrenmek amacıyla Hz. Peygamber’e (sav) geldiğinde, Hz. Peygamber, “ölen kardeşinin borcu olsaydı öder miydin?” diye sormuş, adam da, “evet ya Rasulallâh!” deyince, Allâh Resulü (sav): “O halde Allâh’a karşı olan borcunu da öde! Çünkü o ödenmeye daha lâyıktır.” buyurmuştur (Nesâî, c. 5, s.147).

Ayrıca, ölü ya da hayatta olsun başkası adına nafile hac yapılarak sevabı bunlara bağışlanabilir. Başkası adına yapılacak nafile hac için, vekilin ehil olması ve adına haccettiği kimse için niyet edip ihrama girmesi yeterlidir.

·         Hacda kesilmesi gereken kurbanlar, harem dışında kesilebilir mi?

Hac ve umre sırasında Harem’de kesilen kurbanlık hayvanlara ve Kâbe’ye ve Harem bölgesine hediye olmak üzere kesilen kurbana hedy denir.

Hedy kurbanları, vacip ve nafile olmak üzere ikiye ayrılır. Kıran veya Temettu’ haccı yapanların hedy kesmeleri ile ceza kurbanları, ihsar kurbanı ve harem bölgesinde kesilmesi adanan kurbanlar vaciptir. Hac veya umre yapılırken, bir yükümlülük bulunmadığı halde kesilen kurbanlar ise nafiledir.

Hedy kurbanları, ister vacip, isterse nafile olsun, Harem bölgesi içinde kesilir. Harem bölgesinde kesilmez ise, vacip olanların Harem bölgesinde yeniden kesilmesi gerekir. Ancak nafile olarak kesilenlerin yeniden kesilmesi gerekmez.

Hacda bulunan kişilerin, hac kurbanı (hedy) dışında, Bayram münasebetiyle nafile olarak kurban kesmek istemeleri halinde, bunu vekalet yoluyla Türkiye’de kestirmeleri daha uygun olur.

·         Borçlanarak hacca gitmek doğru mudur?

Bir Müslüman’ın hac ibadetiyle yükümlü olması için sağlık ve servet yönünden haccetme imkanına sahip, hür, akıllı ve buluğ çağına erişmiş olması gerekir. Bu itibarla servet yönünden haccetme imkanına sahip olmayan kişilerin borçlanarak hacca gitmeleri gerekmez; ancak, borçlanarak hacca gitmeleri halinde, hac ibadeti geçerli olur ve kendilerinden hac görevi de düşer.

Diğer taraftan, haccın farz olması için gerekli şartları taşıdığı halde, hac mevsiminde hazır parası bulunmayan ve borç aldığı takdirde bunu daha sonra ödeme gücüne sahip olan kişilerin, bu görevi biran önce ifa etmeleri için, borç alarak hacca gitmeleri uygun olur.

·         Evlenme çağında bekar çocuğu bulunan kişiye hac farz mıdır?

Sağlık ve servet yönünden haccetme imkanına sahip, hür, akıllı ve buluğ çağına erişmiş Müslüman’ların, ömürlerinde bir defa haccetmeleri farzdır. Bu şartları taşıyan kişinin, imkan elde edince, geciktirmeden bu farzı yerine getirmesi gerekir. Bu itibarla, kişinin evlenme çağında bekar çocuğu da bulunsa, bu şartları taşıması halinde hac etmesi farzdır. Hacca gitmeyip de, hac parasını çocuğunu evlendirmek için kullanırsa, hac yükümlülüğü üzerinden kalkmaz.

·         İhram ne demektir?

Hac veya umre yapmaya niyet eden kişinin, diğer zamanlarda helal olan bazı fiil ve davranışları, hac veya umrenin rükünleri tamamlanıncaya kadar kendine haram kılmasıdır. İhramın, niyet ve telbiye olmak üzere iki rüknü vardır. Niyet, hac veya umre yapmaya karar vermektir. Niyetin dil ile yapılması müstehaptır. Telbiye ise, “Lebbeyk, Allahümme lebbeyk, lebbeyke lâ şerîke leke lebbeyk. İnne’l-hamde ve’n-ni’mete leke ve’l-mülk lâ şerîke lek (Allâh’ım, davetine isteyerek uydum, emrine amadeyim. Senin eşin ve ortağın yoktur. Sana yöneldim, hamd senin, nimet senin, mülk de senindir. Eşin ve ortağın yoktur)” demektir.

Niyet ve telbiye ile birlikte ihramın yasakları başlar. İhramlıya, vücudundaki saç ve kılları kesmesi, yolması veya tıraş etmesi; tırnak kesmesi; dikişli elbise giymesi (erkekler için); güzel koku sürünmesi; süslenmek için yağ, boya vb. makyaj malzemesi kullanması; başını (erkekler için) ve yüzünü örtmesi, eldiven, çorap ve topukları örten ayakkabı giymesi; cinsi münasebette bulunması; avlanması; harem bölgesindeki bitkileri kesmesi yasaktır.

·         Gayr-i meşru yolla elde edilen kazançla yapılan hac geçerli midir?

İslâm dini kişilerin meşrû işlerle uğraşmalarını ve geçimlerini helâl yollardan elde etmelerini ister. Buna rağmen gayr-i meşru yolla bir kazanç elde edilmiş ve bu kazancın sahibi belli ise, bunun sahibine iade edilmesi; belli değil ise, karşılığında sevap beklenmeksizin yoksullara veya hayır kurumlarına verilerek elden çıkarılması gerekir.

Bu itibarla, gayr-i meşru yolla elde edilen para ile hac etmek uygun değildir. Aslolan, ibadetlerin helal parayla yapılmasıdır. Bununla birlikte haram parayla hacca giden kişinin haccı sahih olup, üzerinden hac yükümlülüğü kalkmış olur. Ancak, gayr-i meşru kazancın sorumluluğundan kurtulmak için, bu malı yoksullara veya hayır kurumlarına vererek elden çıkarması ve bir daha işlememek üzere tövbe etmesi gerekir.

·         Kadınlar yanlarında mahremi olmaksızın hacca gidebilirler mi?

Yolculuğun her devirde kendine özgü sıkıntı ve tehlikeleri bulunmaktadır. Bu nedenle kadınların uzun yolculuklara yanlarında mahremleriyle birlikte çıkmaları uygundur. Ancak yanında refakat edecek bir mahremi bulunmayan kadın, şayet yol güvenliği varsa, tek başına yolculuk yapabilir.

Hac, uzun bir yolculuğu gerektiren meşakkatli bir ibadettir. Kadının tek başına bu yolculuğa çıkması bazı olumsuz sonuçlar doğurabilir. Ancak, yanında mahremi olmayan kadınlar, güvenilir bir hac organizasyonuyla hacca gidebilirler.

·         Kabe’yi görene hac farz olur mu?

Kişinin, sadece Kabe’yi görmesi veya umre yapmasıyla hac üzerine farz olmaz; haccın eda edildiği günlerde Mekke’de bulunup haccetme imkanına sahip olması gerekir. Bu itibarla hac mevsimi dışında Kabe’yi gören kişilere, hac mevsiminde Mekke’de bulunma veya haccetme imkanı yoksa hac farz olmaz.

·         Hacda iken adet gören kadınlar ne yaparlar?

Adetliyken ihrama giren veya ihrama girdikten sonra adet görmeye başlayan kadınlar, tavafın dışında haccın bütün menasikini yerine getirebilirler. Ancak tavaf edemezler. Bu durumda olan kadınlar ifrad haccına niyet ederler. Daha önce kıran veya temettu’ haccına niyet edip de, Arafat’a çıkma vaktine kadar umrelerini tamamlama imkanı bulamamış iseler, haclarını ifrad haccı olarak tamamlamaya niyet ederler. Ziyaret tavafı dışında diğer görevlerini yerine getirirler ve temizlendikten sonra ziyaret tavaflarını yaparlar.

Ziyaret tavafını yaptıktan sonra adet gören kadınlar, ülkelerine dönmeden önce, vacip olan veda tavafını yapacak imkan bulamazlarsa, bu tavafı terk ederler. Bundan dolayı bir şey gerekmez.

Adetliyken ihrama girecek ve ihrama girdikten sonra adetleri bitmeden Arafat’a çıkmak durumunda kalacak hanımlar, ihrama girerken ifrad haccına niyet etmelidirler.

·         Adeti geciktirmek için Hac’da ilaç kullanmanın hükmü nedir?

Kadınların, bazı yan etkileri bulunduğu için adet geciktirici ilaçlar kullanmak yerine, ziyaret tavafı dışında diğer görevlerini yerine getirip, temizlendikten sonra ziyaret tavaflarını yapmaları uygun olur. Ancak, temizleninceye kadar Mekke’de kalma imkanı bulunmayanların, bu ilacı kullanmalarında sakınca yoktur.

·         Umre nedir, nasıl yapılır?

Sözlükte ziyaret etmek anlamına gelen umre, dinî bir kavram olarak, belirli bir vakte bağlı olmaksızın usulüne göre ihrama girdikten sonra, tavaf ederek Kâbe’yi ziyaret etmek ve diğer bazı dini görevleri yerine getirmek suretiyle yapılan ibadettir. Arafe ve Kurban Bayramı günleri dışında senenin her zamanında yapılabilen bu ibadetin ömürde bir defa yapılması sünnet-i müekkededir. Bununla birlikte daha fazla da yapılabilir. Hz. Peygamber, “Umre, kendisiyle diğer umre arasında işlenilen (küçük) günahlara kefarettir. Hacc-ı Mebrûr’un karşılığı ise ancak cennettir.” buyurmuştur (Buharî, Umre, 1; Müslim, Hacc, 437).

Umre için dışarıdan gelenlerin mîkât mahallerinde, Mekke’de bulunanların ise hill bölgesinde ihrama girmesi gerekir. İhram umrenin şartlarındandır. Umre yapmak isteyen kişi, umre yapmaya niyet eder ve telbiye okuyarak ihrama girer. Bundan sonra Kâbe’yi tavaf edip Safâ ile Merve arasında sa’y ettikten sonra tıraş olarak ihramdan çıkar. Tavaf umre’nin rüknüdür; sa’y ve tıraş olmak ise umrenin vacibidir.

 

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir